İnsanların tecrübelerini dinlemek ve o tecrübeyi yaşayarak öğrenmek çok farklı şeyler. Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ni araştırdığım ve oraya gidenlerle konuştuğum kadarıyla, beni orada neyin beklediğini asla tahmin edemezdim.
Benim için Türkiye’nin en iyi okullarından birinde bir dönem geçirmek demek, akademik kariyerim açısından oldukça önemli. Benimsemem gereken farklı fikirlerin, yaklaşımların ve uzmanların etkisinde kaldım. Yeni ve farklı olan şeylere hazır olduğumdan adaptasyon sürecim çok zor geçmedi. Kampüsün büyüklüğü, imkanları, binalar, kolaylıklar ve hizmetler, yurtlar, yemek kültürü ve her şey gittiğim andan itibaren beni şaşkına uğrattı ve günden güne de şaşırtmaya devam etti. Üç farklı fabrikayı ziyaret ederek özel görevlerde çalışmak gibi kendi ülkemde olmayan ama bana büyük fayda dersleri alma şansına sahiptim.
Entellektüel taleplerle çevrili olmama rağmen programımı oluştururken özgür hissediyorum. Kampüsün bütün ihtiyaçlarımı karşılamasına ve öğrenci canlısı olmasına rağmen üniversiteye kıyasla farklı bir şehirmiş gibi hissettiren Ankara’nın diğer yönlerini de görmek için elime geçen imkanları kullanıyorum.
Bir Erasmus öğrencisi olarak yeni gezi ve deneyim planları yaptığım çok çeşitli ve uluslararası bir arkadaş grubum var. İstanbul, Alanya, Kapadokya, Safranbolu, Beypazarı, Konya, Amasra, Pamukkale gibi yerleri ziyaret etme imkanım olduğu için çok şanslıyım. Türkiye’nin oldukça ekonomik fiyatları da ziyaretimizi unutulmaz kılıyor. Ziyaretimizin ikinci yarısı nasıl olacak bilmiyorum ama umarım ilk yarısı gibi çabuk geçmez. Bu değişim programının sonunda, hayalini bile kuramadığımız anılar elde edeceğiz.
